Bazı fikirler vardır ki insanın damarlarında dolaşır, benliğini kavrar, ruhunda yaşar ve bir gün ansızın uyanıverir.
Türkçülük işte onlardan biridir.
Bu satırlarda anlattıklarım, sadece bir fikrin özü ve tarihi değil, Türk Milleti’nin damarlarında akan asil kana uyanış çağrısıdır. Türkçülük, kimi zaman kalemle, kimi zaman pusatla, kimi zaman teknolojiyle ama her zaman akılla ve yürekle büyüyen bir gönül davasıdır.
Türkçülük, birilerinin dayatmasıyla değil; yüreğin bir köşesinde usulca büyüyen bir hisle doğar.
Bir sabah Türk bayrağına bakarken…
Bir şehidin ardından ağlarken…
Bir ihanete öfke kusarken…
Atatürk’ün “Gençliğe Hitabesi’nde” sana seslendiğini hissettiğinde…
Ya da Atsız’ın Kürşad’ını ölüme at sürerken hayal ettiğinde…
Bir destanın sayfalarında, bir ninninin ezgisinde yahut bir ihtiyarın ağıdında…
Aniden kalbe düşer.
O an artık Türkçü olmuşsundur, farkında bile olmadan…O an artık Türkçü olmuşsundur, farkında bile olmadan…
Yorum / Soru ekleyebilmek için üye olmanız gerekmektedir.