Zamanların Çarpışması
Bütün gece, belli belirsiz, geçmişiyle boğuşurken dağ bayır koşmaktan yorgun düşmüş, derinden gelen uğultulu bir ses, “Toprak Renkliler de koşacak.” deyip durmuştu.
*
Annesi pek konuşmadığından ona, “Suskun Kadın.” derlerdi. … Veysel Karani’nin çok da ırağa düşmeyen ve geleni giden olmayan denize yakın türbesine gider, suskun bakışlarla oturur, bazen türbenin içinde bazen dışında kendine korunak ettiği ağaç altında gün boyu güneş ininceye kadar vakit geçirirdi.
*
Yol bitmek bilmiyor, kafasını kaldırmaya korkuyor, çok adım gitmek, bir an önce bitiş çizgisine ulaşıp çile yumağı maratonu bitirmek istiyordu.
*
Sonu acı biten kirli silahın hikâyesini bilenler ya öte tarafa göçmüş ya da sırlarını mezara gidecekler arasına almışlardı.
*
Kavruk, “Uzun.” dedi. “Atlayıp ölmüş.” dedi. “Sanmam.” dedi. “Çatık Kaş.” dedi. “Tarikat ehli.” dedi.
“Baba yadigârı dokuzluk.” dedi. “Mermi.” dedi.
“Sınır kahvehane.” dedi. … Eski Kurt da “Yurdun arka sokağındaki kahvehane.” dedi. “Polisler.” dedi.
“Dokuzluk kayarak gitti.” dedi. “Kaşları birbirine yakın it kaptı.” dedi.
Yorum / Soru ekleyebilmek için üye olmanız gerekmektedir.
Ortalama Değerlendirme »