Sibirya ormanlarından geçiyoruz. Koyu, uzun ağaçlar koyu gölgeleriyle önümden dizi dizi geçiyorlar. Sonsuzluğa uzanan, ufka kadar giden bir orman denizi… Hep ağaç, hep ağaç. Korkunç gelmiyor bana orman. Bu karanlıkta hem de. Sonsuzluk kadar çok olsa da, ucu görünmese de… İçinde hangi hayvanlar var? İnsem dışarı bir istasyonda. Dalsam ormana. Yürüsem yoruluncaya kadar. Bir ayı mı, kurt mu tehlikeli benim için ya da karşıma çıkan bir orman barakasında tek başına yaşayan insanoğlu mu? Hangisinden kaçmalıyım? Barbra Streisand’ın filmi geliyor aklıma. Çocuktum, daha Nazilli’deydik, babamın arazi görevi için… Açık hava sineması, mevsim yaz. Barbra, bir esir hizmetçi kız. İri yarı bir avcının kölesi… Kaçar. Ayı vardır ormanda, yalnızdır, ayıya benzeyen o dev adam gelir sonra, hangisine sığınmalıdır? Üstelik dilsizdir Barbra. Kar, kış kıyamet bir filmdi. Çıktığımda annem de ben de birbirimize sarılmıştık sıkıca. Aslında ben sığındım onun kolunun altına. O korkutucu sahnelerden konuşmuştuk. Hiç unutmamıştım o filmi. Anneye sığınmak ve o film birbirine yapışıp kaldı hafızamda hep.
Yorum / Soru ekleyebilmek için üye olmanız gerekmektedir.
Ortalama Değerlendirme »